Popüler Yayınlar

24 Kasım 2014 Pazartesi

she is still alive!!

yaaa kaç yıl olmuş, ben aşıkmışım...kıskanmışım , desteklemişim, itiraf edememişim, sevinmişim, yeterince sevdiğimi gösterememiş yine kaçan oynamış ve blog'ta ifade etmişim kendimi güya..yine kaçak, yine korkusuz korkak büyük cümlelerin ardındaki küçük kız olmuşum...
o kız yine kendini büyüdü gösterip yeni yollar aramaya başladı, arkasına bakmadan, kafasını kaldırıp ne yöne gittiğini,, güvenli yada tehlikeli olup olmadığına bakmadan.kendi tarzında, seke seke, dilinde bir şarkı, başını whatsup yada pinterest'ten kaldırmayıp, gidemediği yolların ne kadar keyifli olacağını düşünürken geçtiği manzaranın farkına varmadan... Biliçaltında kalanları ve mantığa dair herşeyi, doğal olarak korkularından başına gelene kadar faretmeden yollardayım...
6 ay LA, ardından 5 ay Mexico...farklı coğrafyalarda, farklı kıtalarda, farklı insanlarda mutluğun ne olduğunu arayarak,sorarak tekrar başladığı yere döndü.
Ciddi adamlara kadınlara fikirlerini söyleyerek onlardan bu çılgın fikirler karşılığında para alarak, yeni yine bilmediği birşeye girişti..
en iyi bildiği, en sevdiği şeylerin içinde olduğu birşey olsun bu sefer dedi..
Efillife...Fit and fun for Life,Efillife..
sporda iyi hissederim ben, beslenmem iyi olduğunda iyi hissederim, hareket ettiğimde seyahat ettiğimde mutlu olurum ben..
O yüzden Efillife, bir life style ürün..beslenme ve yaşam stili..
side effect yerine 'Fun Effect' var... Addictivefobic'ler için rutinsiz, plansız, saatsiz..
kendini dinleyen, kendini her yerde iyi hissetmek isteyenler için
vücusuyla yada geçmişinde değişim isteyenler için
geçmişi değiştirmek mümkün mü? Evet, şu anı değiştirerek geçmişte yaşanmış bir hata tekrar yaşanması önlenmiş olur
yavaş yavaş geçmişteki negatif anlar, şu ana ve geleceğe dair keyifli ve sağlıklı anların hayal edilmesiyle yerdeğiştirir.
şu an değişirse, gelecek değişir...

NLP'den Öğrendiğim tek şey 4 D kuralı...
4D'de Durum, Duygular, Düşünceler, Davranışlar var
Durum hiç bir zaman etkileyemediğimiz şeyler...
Kayıplar, hoşnutsuzluklar, aile ,havalar, pazartesiler, yalancılar, sahte dünya..
Ama diğerleri tek tek , adım atarsak ve istersek domino talı gibi %100 değişir
Önce duygular, duygular düşünceleri, düşünceler davranışları ve toplamı bizi değiştirir.
tabiki zamanla..uzun bir zamanda.

daha hızlı değiştirebileceğiniz birşey var,inanması zor ama,vücudumuz... kilo  fazlası ve sağlık, enerji eksikliği
bunları tersine çevirmek için %80'e %20 kuralı var
%80 beslenme %20 spor
çok basit bir denklem, sadece vücudunuzun ihtiyacını karşılayacaksınız,ne istiyor sizden bu makina?
evet, makina olarak düşünmeniz lazım, doğru benzini koyarsanız %100 performans alırsınız hem de işin güzel yanı içten dışa dıştan içe bir aydınlanma ve iyileşme güzlemlersiniz
hormonlar işin içine girdiği için duygularınız ve düşüncelerinizde aydınlacak, vücudunu dinlemeniz yeterli bunun için...
DETOX, SMOOTHIE, GUILT-FREE SNACKS
hayatınızda denemediğiniz birşeyi deneyin, vücudünüzün istediğini sadece 3 gün deneyin
değişimi hissetmezseniz eski hayatınıza geri dönersiniz, aklınızda kalmaz, konu açılınca dostlarla 'denemiştim' dersiniz...ama olumlu değişim %100.
2hafta sporla denışmanlarla deneyin, daha çok isteyecek enerji seviyenizi denegelemek için danışmanla spora başlayacaksınız
2 hafta dan 4 haftaya çıktığınızda çevrenizdeki herkes size sırrınızı soracak...
sevdiklerinizle cömertçe, içi fesatlarla 'yok canım sana öyle gelmiştir, deli gibi de profiterol yiyorum 3 haftadır 'diyin geçin..arkanızdan bakakalsınlar...
EVEEET...
ben olsam ve güne erken başlıyorsam,şöyle bir DETOX ile başlarım...
sabah ılık limonlu yeşil çay ile canlanın, içine bir dilim ayva tavsıyemdır, yumuşayınca tadı muhteşem
açıkmaya başlayınca LifeMix 1
oglen ister somonlu salata ister sebze yemeği
ardından bir bitki çeyi daha... hatta kocamaaan yeşil bir elma 
yazarken ağzım sulanıoooo
bişiler mi atıştırsam değiniz anca Life Mix 2
yemek saati öncesi Life Mix 3
yemekte sizi yorgun ve bitkin hissettirecek neler yok, neler..
ekmek,makarna pirinç yook,şeker hatta meyve bile yok, peynir ve yogurt'da yok..kırmızı et yok..ama onun dışında kızartma dışında her türlü sebze çeşidi var, zeytinyağı tüketmeyi ve saat 20'de yemek masasından kalmış olun.
yemek ardından en az o tatlılar kadar sizi keyifli ve mutlu hissettirecek,onlardan daha lezziz ve doğal Life mix 4 yada canınız tatlıyı es geçmek istiyorsa bir bitki çayı ...
rahat bir uyku..

İlk gün bitti bile..ertesi sabaha nasıl güzel uyanacaksınız, anlatmayayım yaşayın...


29 Ekim 2010 Cuma

count down mu count up mı?

Faceboook denilen sosyal ağ bağlamı genele baktığınızda onun bunun fotoğraflarına bakıp beğendiğiniz taglenmiş tipleri dürtmek suretiyle flörtöz,arasıra bir yerde toplanalım ' event açalım ' şeklindeki tavrıyla dostane,yok ilkokul yok anaokul arkadaşlarınızı bulmanızla nostaljik, kim evlendi kim kimden ayrıldı herkes nerede toplaşıp hangi olaya tepki veriyor diye takip etmenize yaradığı haliyle güncel ve sizi arkadaşlarınızın doğumgünlerini hatırlatmak suretiyle uyardığı için faydalı bir ortam.
Stres atıp iki geyik yaptıpınız, biz ICQ toplumuna ilaç gibi gelen bir ortam yeri geidiğinde..değil mi??
Değil!!
yani sizin için öyle olabilir ama benim için maalesef değil..
tam tersi tam bir stres kayneğı..hatta her 15 dakikada bir dahada artan bir stresle hayatımda yeralmakta..
Manitamın albüm çıkışının countdown'u (kendi aralarındaki deyimi ile) sırasında ekip olarak deli gibi updateleyip sağa sola  davet yollayıp 2 gecede3.667 kişiye ulaştıkalrı 'FAN CLUB' sayfasında artan her üye sayısı benim saçıma ak yüzüme çizgi olarak yansımakta.
her 'like 'yapan ve şarkı sözünü duvarın yazan kızı parçalamak istememin kendi içimden başka yere yansıma imkanı olmaması dahada mutsuz ve umutsuz bir pop-star manitası yapıyor beni..
hele bir de ,herhangi bir kızın adamımın duvarına yazma lüksünde bulunduğu sevgi ,aşk metinleri,tezahurat yazıları yanında benim herhangi bir yorum hakkım bile yok.
yani biz svegili m,yiz yoksa bende onun uzaktan bir Fan'ımızyım ayırt edemiyorum bazen..
ya bu gfacebook kapatılsın ya da ben faceless(yüzsüz) bir şekilde in a relationship olmazsa olmaz diye cıngar çıkartacağım.
ne de olsa 'countdown dönemindeyiz beybi' derken bana count-up olan stres ve mutsuzluğum tadımlık bir cinnet halinde tüm sanal ve reel ortamlara kan sıçratmak suretinde etkilerini gösterecek..
ya ben ya fanların desem 4000 kişi de fazla gelir yahu..
ben de mi fan club kursam anca sıcak/soğuk hava püskürtür benim page'im..
havadan bişi olur yani benim ki..
uf ki uf..(fan sesi olan 'ufff ' bu seferki..

      

kaçış

istanbul'da olmak isteyip de sadece pop-up sevgilimin 'pop albümünün pop-up etmesine' 4 gün var diye,sadece ayak altında gibi hissetmemek yada yorgunluk/yoğunluk söyleşisi dinlememek için İstanbul'dan uzaklaşıp kendini boşluğa bırakmak..
İstanbul'da olup görüşmemek aramızın kötü olması sinyalidir..
İstanbul'Da olup arkadaşlarımla takılma isteği,gözümün dışarda olduğunun ifadesi..
İstanbul'da olup yanlız evde olmak benim deprasif olma yolunda ilk adımım..olduğu için kaçtım İstanbuldan ve sevgilimden..
En sevdiğim ve en sevildiğime inandığım 'beni uzaktan daha çook sev' triplerinde uykusuzluğa kaçtım..Şehir değiştirdim ben belki biraz daha ilgi çekebilirim diye..
anlıyorum ki yersiz ve yetersiz oldu..
herzamanki gibi 'en yoğun dönemi' pop-starlık evresinin ama aynı zamanda bu devre benim 'aşk hayatımızda' devre'nin tamamlanmayıp sinerjimizin sıfırlandığı dönem..
Onun enerjisi en yüksek,ben sevgili hayatında devredışı..
Onun en popüler devri başlıyor ben manita olarak bazal metabolizmaya bağlıyorum.
Ben daha büyük kaçış planlarımı kurmadan biri manitama desin ki ' ilk albüm çıkarken,son aşkın yitirilmesin'.
Belkide iki star fazla geliyor bu popülerite peşinde koşan hayata.
Ben bunca yıldır kendi dünyamın vazgeçilmez starı olurken,başkasının starlığa oynadığı 80mkarelik yaşam alanlarında köşeye sıkışmış ve gölgelerde hissediyorum..
enerjim sönüyor ..bana bakan gözlerdeki heyacan kendinin aynadaki görüntüsüyle 'narcisus' karakteriyle kendine doğru kayarken,benimd yüreğimin aynasının sırları dökülüyor.
Bu popüler kültür bana korkutucu geliyor..
Hırçın,uzak,soğuk ve ürkek kız derinlerden biryerlerden ,kendime yarattığım güçlü,dikkat çekici kahkaha atan ışıltılı bakışlarıyla kadın/erkek herkesin svediği karakteri alaşağı etmek adına çıkmaya çabalıyor..
korkuyorum..
Manita mı kaybetmekten mi kendim olmayı keybetmekten mi,onu da tam çözemiyorum..

6 Ekim 2010 Çarşamba

seni uzaktan sevmek..

Artık sarıkıcı türkücü postar sevgilin olunca, duygularını daha önceden tırımırı şeklinde melodileştirilmiş çeşitli kafiyeli ve mana yüklü cümlelerle ifade etmeye başlıyorsun.
Bu aralar benim ağızımda da şu şarkı mırıldanıyorum..'seni uzaktan sevmek sevmelerin en güzeli'
çünkü benim popüler olma yolunda beni ve kendini hırpalayan sevgilimle sonunda ' bir müddet görüşmeyelim' noktasında göz ve fiziksel temasımızı kesmiş bulunmaktayız ki benim hem derimdeki hücrelere/beyin hüzrelerime oksijen akışı sağlanmaya başladı.
Onunda beni arayıp sormamasının sebebi olarakta,kendisinin 'beyin' olması gereken kafatasında fazlasıyla 'hava ' bulunmasına yormaktayım ki bu nacizane benim teşhisim..Kanıtlarım ve tedavi önerilerim yok henüz ama, yaptıkları ve daha da fecisi yapmadıklarının iz düşümü olarak bu görüşteyim.
Geçen gün işle ilgili bir telefon konuşması sırasında sesini özlediğimi,aslında o kadar da hırt bir manita olmadığının düşüncesine dalmışken sesinin tatlı uyuşturucu etkisiyle,kendimi çimdiklemek suretiyle ayrılık kararıma geri dönmenin gurulu ama acınaklı hallerini ruhumun en karanlık köşelerinde yaşamaktayım..
en azından içim içimi yemiyor neden durmadan tartışıyourz,sorun hep bende mi diye..en azından içime s.çıldı şimdi temizleme dönemindeyim ya direkt sıvamaya geçicem yada temiz yüzlü güzel gülüşlü helal süt emmiş, anti popçu bakışlarla tertemiz bir geçiş olacak..
İçim biraz daralcak..İç'ten derin bir nefesle geçicek bu nefes darlığı..
Depresif şarkıların her dediğine katılıyorum..'seni uzaktan sevmek...Hiç sevmemekten iyidir'

30 Eylül 2010 Perşembe

şarkı mı yazsa mutlu olurum, ilanı aşk mı etse

Mazhar alanson'un bir şarkısı var ya
' Yandım yandım ahhhh ki ne yandım!
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
İçimde sevdan...
Hala hoş bir havan var
Ne güzel adın
Bir çizik attın gönlüme, kanattın.' der hani..Ben bu şarkıyı sahiplemiştim.Dİyordum ki ah be bana yazmış adam şarkıyı,demekki benim gibi bir kaç tane daha aşk kadını,gönüllerde fırtınalar kopartan, rüzgar nereye eserse o yöne gider,bulutlar kadar hafif ve yakın gözükür ama ulaşılmaz kadınlar var. Eski sevgillierimin bu şarkıyı dinlediğinde ilk beni düşüneceklerine emin , bunun egosal tatmini ve mazoşist duygusallıkla keyifle dinlerdim.
Albümdeki 1 beste hariç tüm şarkılar benden önceki yaşananlara yazılmış,bu  şarkıda aşka ve şarkıda anlatılan kıza lanetler okuyan cinsten zaten. Bu şarkının bana yazılmış olduğunu iddia etsede hiç üstüme alınmamıştım.Taa ki benim popstar sevgilim benim adıma şarkı yazdığını söylediği ana kadar... 'benim adıma ' dediğim şarkı,içinde benim gerçekten adımın geçtiği tatlı rüzgarlı bir ritmi olan,benlik bir şarkı. Gerçi şarkıda sözlere dikkat edemiyorum herseferinde dalıyorum gidiyorum şarkınınsözlerine ..Aşık mı bu adam yoksa şair mi,sanatçı mı yoksa ticari malzeme olarak mı biraraya getiriyor bu kelimeleri diye düşünüyorum.Çünkü satar yani bu şarkı..(rafet el Roman'ın LEyla bile tuttuysa,benim ismim dillere destan olur valla)
Albümde benim parça henüz yok..ilerleyen projelerde değerlendirileceği söylendi bana..bakalım.

spor mu daha çok yorar, sevgili mi?

Personal Training diye bir şey icat edildi Dünya'da.Türkiye standartlarına uygulamada yada buna uygun eğitmen yetiştirmede,en streil ve ekipmanları spor salonları açmakta problem yok.Güzel.Tek sorun bunu Türk erkek mantığına oturtmak.
Şimdi ben bilenen bir spor salonuna bundan 2 yıl önce sevgililer gününde hem romantizm hem ekonomik olsun bakış açısıyla(tamamen duygusal bağlanmışız burdan da anlaşıldığı üzere) Moda'nın kalbindeki spor salonumuza gömdük paraları,pek havalı bir şekilde yıllık sınırsız sonsuz üyelik sahibi olduk.
Bu benim için çok özel bir girişimdi,ayrıca belirtmek isterim.
Nasıl olmasın beraber aynı kağıda attığımız ilk imza.1 yıllık beraber olacağımıza dair bir kontrat.
Bu imza sayesinde , çift olarak evimizden önce salonumuz olmuştu 'ben sevinmeyeyim de kim sevinsin'di, içsel çoşkunun psikolojide açılımı.Bi r de diyordum ki içimden bu sırada, belki böyle böyle ortak eve çıkma fikrine de alışır.Nerdeeeee...
E, o zamanlar planlama yapıyorum ben , seneye askerlik hallolur, sonra 2 seneye nişan ardından da ev çoluk çocuk yuvarlanır gideriz derken,oldu mu benim ki Popstar !!
Hesapladığım düğün tarihinde albüm çıktı.Düğün videosu yerine evde klip izler olduk.
Neyse , benim bu planları yapar hayallere dalarken ortaya çıkan manasız neşem, (o zamanlar daha Popstar olmayan) sevgilim tarafından,%25 avantajlı 'love beat' paketten yararlanmış olmamızın, kendisinde yarattığı rahatlama ve keyif hissiyatından dolayı farkedilmemişti.
Spor salonumuzun hangi şubesi olacağına da beraber karar vermiştik,o kadar romantiktik yani.
Gönül rahatlığıyla tepişelim salonda mini şort ve taytla diyerekten, en çok gay ve kendini Nişantaşı'nın yanlız,mutsuz,erişilmez olmak adına spora,aşkı kuantum kitaplara gömen,kariyer konusunda başarılı 'desperate Businesswomen' bir yığın üyesi olan şubesi bizim(%99 onun kararı) için dünyanın en korunaklı bölgesiydi.
Sallan yuvarlan ,düne kadar birkaç şort boyu dışında sorunsuz 2.yıl üyeliğimizi de %30 (ya bizim aşkımızla doğru orantılı indirimde artı yada bizim 1 yıllık üyeliğimiz süresinde aldığımız 3'er kilonun vicdan azabı bu artışı sağladı) yeniledik.
Geçen hafta aramız limoniyken(kendime yatırım yapayım fikrim,aşk boş derken içtiğim şaraplarında ağırlığıyla) satın aldım.Bu Personel Training hizmet şöyle: bir eğitmen 30 dk'lık seanslarla seninle beraber tüm o işkence aletlerinde,önceden vucüdündaki bıngıl bölgelere yönelik bir  program hazırlıyor,biyolojik yaşın yağ oranına yönelik ve 30 dk boyunca sezinle o işke aletlerinde yerine göre zorlandığında gaz verior,yok sayıyor,yok arkandan dağıttığınız minder ağırlık onları topluyor. Şahane birşey yani.Sporu sevdirmeye ve kolaylaştırmaya yönelik,bir nevi kölelik sisteminin spor salonuna ve tadımlık olanı.Şahane yani,benim gibi dağınık üşengeç ve tembel spor salonu üyeleri için. Ekip lideri var,uygun pozisyondaki birini (sen özellikle bir adam seçmediyse enine boyuna) senin personal trainer'ın ile ediyor(tabi fiyat farkı da var,ben indirimliden aldım,defolu oluyor demekki onlar).aman çeşitlere baktım zaten ben,pek bişi yok) iki kategori var,biri bodyguard kıvamında diğeri güler yüzlü ve zararsız.Ben zaten kolay adam severim. Yorgun olduğumda benim yerime iki ağırlık da o kaldırsın,yok su getirsin götürsün filan. Neyse ki öylesi geldi bana.Kısa boylu,az kaslı,bol kıllı,geleceği parlak cinsten(anlı açık),hafif göbekli,kendi halinde bir adam.ben de pek sevindim bu patato man kılıklı trainer'ımla tanışınca.Ama nerden bileyim sevgilimin bakış açısında,trainerın 'adam' olmasının, Rick Martin olmasından daha tehlikeli olduğunu..Popstarımla paylaştım bu yatırımımı..Sessiz kaldı.
2 gündür konuşmuyoruz..
Off..ya sanıyorum Jinekoloğumun erkek olduğu konusunu hic açmıyayım bir müddet ben..Yaklaşık 3 nesil ve 2 yüzyıl sonra,belki.

29 Eylül 2010 Çarşamba

Pop-up manitanın ilham kaynağı..

Pop-up manita bundan 2 yıl önce var olmasını hayal bile etmediğim bir karakterdi. televizyonda gördüğüm kameralardan kaçan saçları jöleden kazık kadar olmuş,ya ayakta zor duran gazetecilerle dövüşerek yalpalayan yada  kendinden çok ses çıkartarak giden son model arabalarına koşuşturan 'popstar yada starların' yanlarındaki 'sadece arkadaşları' sıfatı ile fazla makyaj eksik etek boyu fazla topuk eksik karakter dörtlemesinin muhteşem uyumu içindeki,çoğu esmerden zor zar sarışlığa geçiş yapmış, kızlardan biri olma yolunda olan bir kız olacağımı söyleselerdi o zamanlar,kızların arkasından bu kadar gevrek gülmez,'bu boş şeyleri kim seyreder allahaşkına' cümlesi 'olsun ama kafa dağılıyor bunların saçma hallerine' yorumuyla manasız TV bakışlaryıla bahane yaratır,Hülya ve Gülben atışmasına kadar izlenir,  ünlü başka bir popstarın ,az sonra  ilgisizlik suçlamalarını gözyaşlarıyla cilalayacak  babasının trajedik hikayesine kadar izlenir,ilk reklam anonsunda kanal değiştiren kendi halinde dertsiz tasasız,sevgilisi tarafından düzenli kıskançlık krizine sokan, ömrü baharında kalçası kararında bir Türk kızıydım. Hala kalçam yerinde ama bahar giitti güz oldu,mülayim sevgilim popstar oldu.
Onun yıldızı yükseldikçe benimki yerle bir oldu. Kendi kendine dost meclisinde bize gitarıyla müzik yapan adam bir anda playback yapan senfoni orkestrası ve sesiz dudak hareketleri oldu. Moda'yı sadece semt bilem adam,marka konuşur,trend eleştirisi yapar,kaş aldırırsolaryumda uyur,benden geç hazırlanır oldu.ooh..iyi oldu benimde içimden apayrı bir karakter,hayatın içinde cool gözüken bir erken menapoz vakası çıktı.Hormanal değişimlere ve funclub etkinliklerine , artan klip çekimleri ve popüleriteye göre şekillenen kontrollü halim,kendini bulmak için yazıya dökiüldü.Bu blog'a yansıdı.
                                                                     
O yüzden Popstar Sevgilisi doğulmaz,pop-up Amnita olunur..malesef bazen hayat kendi kuralına göre şekilleniyor.O'na göre biz de kendi çapımızda 'şekil yapmaya' çalışıyoruz. en azından benim sevgilim artık 5 köşe, ben de ,popstar manitası olarak,batmasın diye bana bu yıldızın köşeleri, algımın espritüel tarafıyla korumaya çalışıyorum kendi yuvarlak hatlarımı ve kalbimi.
Pop-up manita, popstarın sevgilisinin yol ve reel hayat mücadeleri kare kare paylaşımla halinden anlar kişilerin varlığıyla kendi dünyasında ve çevresine bulaşturabildiği parıltılarla varolacak

.  Bu popüler kültürün traji komilk hallerini paylaşmaktan dilerimki siz de benim kadar keyif alırsınız...